Otto von Habsburg (tüm isimleri için bilgi kutusuna bakınız) (20 Kasım 1912 – 4 Temmuz 2011), ayrıca Avusturya Arşidükü Otto kraliyet ismiyle de bilinir, 1916 yılından imparatorluğun çözülüş yılı olan 1918’e kadar Avusturya-Macaristan Monarşisi’nin ve günümüzde Avusturya-Macaristan, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, İtalya’nın bazı bölgeleri, Karadağ, Polonya, Romanya, Sırbistan ve Ukrayna’nın bulunduğu toprakların son veliaht prensidir. 1921 yılına kadar ise Macaristan veliaht prensi olarak kalmıştır. 1922 ve 2011 yılları arasında Habsburg Hanedanı’nın başında ve aynı zamanda Habsburglar adına eski tahtlar için hak iddia edici konumda olmuştur.
Avusturya’nın son imparatoru ve Macaristan’ın son kralı olan I. Karl’ın ve Burbon-Parma hanedanın mensubu İmparatoriçe Zita’nın en büyük oğludur. Otto doğduğunda tahta geçme önceliğinde Majesteleri arşidük ve Avusturya imparatorluk prensi, Macaristan, Hırvatistan ve Bohemya kraliyet prensi olarak üçüncü sıradadır. 1916 yılında babasının tahta çıkışıyla birlikte, muhtemel imparator olarak görülüyordu. Babası tahttan hiçbir zaman çekilmediği gibi 1922’den bu yana Otto kendisi, ailesi ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun destekçileri tarafından yasal imparator-kral olarak düşünülmüştür. İkili monarşi hala devam ediyor olsaydı, 89 yıldır hüküm sürüyor olabilirdi. 1806 yılında Kutsal Roma İmparatorluğu ortadan kalkmasaydı, Kutsal Roma İmparatoru olabilirdi.
1930’lardan beri Otto Avusturya-Avrupa siyaset sahnelerinde aktifti ve Habsburg Hanedanı’nın yeniden yapılanması amacını desteklediği kadar milliyetçilik ve Nazizm-komünizmin şiddetli muhalefeti ile tamamen bıkkın hale gelmiş Avrupa entegrasyonu düşüncesinin ilk destekleyicilerinden idi.
1931’den 1938’e kadar Avusturya’daki dikkate değer halk desteğine katılmaya devam etti. Bu tarihler arasında 1,603 Avusturya belediyesi Otto’yu fahri vatandaş olarak adlandırdı. Uluslararası Pan–Avrupa Birliği’nin başkan yardımcılığı (1957–1973) ve başkanlığı (1973–2004) görevlerini yaptı ve 1979–1999 yılları arasında Bavaria Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) için Avrupa Parlamentosu Üyesi olarak hizmet etti. 1961 yılında Francisco Franco ona İspanya tacını önerdi ama Habsburg hanedanlığının İspanyol tahtında uzun süren yokluğundan dolayı Otto reddetti ve Juan Carlos’u tavsiye etti.
Avrupa Parlamentosu’nun yeni seçilmiş bir üyesi olarak 1979 yılında, Otto Avrupa Parlamentosu’nda Demir Perde’nin diğer tarafındaki ülkeler için boş bir sandalye düzenlemesi içerisindeydi ve görev süresi boyunca Demir Perde’nin arkasındaki ülkelerden yüksek ilgi gördü. Otto von Habsburg 1989 devrimlerinde Pan-Avrupa Pikniği’ne önayak olan kimselerden biri olarak kilit bir rol oynamıştır. Daha sonra ise orta ve doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği üyeliklerinin güçlü bir destekçisi olmuştur. Otto, Robert Schuman, Konrad Adenauer ve Alcide De Gasperi gibi isimlerle birlikte “Avrupa Entegrasyonunun ve Avrupa düşüncesinin mimarlarından biri” olarak görülmüştür.
Otto, 1918 yılında sürgün edilmiş ve daha çok İspanya’da büyümüştür. Dindar Katolik annesi tarafından eski Avusturya-Macaristan eğitimi ile yetiştirilmiştir ve Katolik bir hükümdar olmaya hazırlanmıştır. Sürgündeki hayatı sırasında, İsviçre, Madeira Adaları, İspanya, Belçika, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamış ve 1954’ten ölümüne kadar Almanya, Bavyera’da Villa Austria’da ikamet etmiştir. Öldüğünde Almanya, Avusturya ve Macaristan vatandaşıydı ve daha evvelden ise de jure ve de facto olarak haymatlos idi ve Monako, Malta ve İspanya pasaportlarına sahipti.
Otto von Habsburg Villa Wartholz’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Reichenau an der Rax kasabasında doğmuştur.Franz Joseph Otto Robert Maria Anton Karl Max Heinrich Sixtus Xavier Felix Renatus Ludwig Gaetan Pius Ignatius adıyla 25 Kasım 1912 tarihinde, Villa Wartholz’da Viyana Başpiskoposu, Kardinal Franz Xaver Nagl tarafından vaftiz edilmiştir. Vaftiz babası İmparator Franz Ferdinand (Avusturya Arşidükü); vaftiz annesi ise büyük annesi Portekizli Maria Antonia’dır.
1916 yılının Kasım ayında, Otto, babası Arşidük I. Karl tahta çıkınca Avusturya, Macaristan ve Bohemya’nın veliaht prensi olmuştur. Ancak 1918 yılında, I. Dünya Savaşı’nın sonunda, monarşilerin çöküp, yerlerine Avusturya ve Macaristan Cumhuriyetleri’nin kurulmasıyla birlikte o ve ailesi sürgüne zorlandılar. Macaristan tekrar krallık hâline geldi ancak I. Karl hiçbir zaman tahta tekrar çıkmadı. Onun yerine Miklós Horthy krallık içerisinde kral olmadan saltanat vekili (kral naibi) olarak 1944 yılına kadar hüküm sürdü.
Akıcı bir şekilde Almanca, Macarca, Hırvatça, İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve Latince konuşmaktaydı. Daha sonraları Almanca, Macarca, Fransızca ve İspanyolca kitaplar yazmıştır. Annesi Otto’nun bir gün çok geniş topraklara hükmedeceğine inanarak ona birçok dil öğretmiştir.
Otto’nun ailesi sonraki yıllarını İsviçre’de ve I. Karl’ın 1922 yılında Otto’yu 9 yaşında taht için hak iddia edici konumda bırakarak erken yaşta öldüğü Portekiz’in Madeira Adalarında geçirdi. Babasının ölüm döşeğinde, annesi İmparatoriçe Dowager Zita, 9 yaşındaki Otto’ya “Baban şu anda ebedi uykusunda uyuyor - Kral ve İmparator artık sensin” demiştir. Nihayetinde aile yeniden 40 İspanyol aristokratın onlara bir villa satın aldığı Bask bölgesindeki Lekeitio kasabasına taşındı. Aynı zamanda, Avusturya parlamentosu Habsburg Hanedanı’nı resmî olarak sınır dışı etti ve tüm resmî mal varlığına el koydu. (3 Nisan 1919 Habsburg Kanunu)
1935 yılında Otto Belçika’daki Louvain Üniversitesi’den Siyasal ve Sosyal Bilimler PhD derecesiyle mezun oldu. Babasının ölümünden sürgündeki yıllarının geri kalanı boyunca, Otto kendini Avusturya’nın yasal imparatoru olarak gördü ve bunu birçok durumda ifade etti.
1937 yılında şöyle yazmıştı: “Çok iyi biliyorum ki Avusturya nüfusunun çok büyük çoğunluğu beni barışçı imparatorun, sevgili babamın mirası olarak varsayıyor. Avusturyalılar hiçbir zaman cumhuriyetin lehine oy atmadılar. 1918 ve 1919’un devrimcilerinin küstahlığıyla aniden ele geçirilmişlerdi ve uzun süren mücadele/savaştan dolayı yorgun oldukları süre boyunca sessizliklerini sürdürdüler. Devrimin yaşama ve özgürlük haklarını gasp ettiğini anladıklarında teslimiyetçi durumlarından silkindiler. (...) Bu tip sorumluluklar benim üzerimde büyük bir yüktür. Bunu canı gönülden kabul ediyorum. Tanrının izniyle halk ile Dük’ün yeniden birleşme saati yakındır.”
Otto, Nazizmi suçlayarak şunu belirtti:
Anschluss olayına şiddetle karşı çıktı ve 1938'de Avusturya Başbakanı Kurt Schuschnigg'den Nazi Almanya'ya direnmesini istedi. Uluslararası müdahaleyi1 destekledi ve Nazileri kovmak ve hükûmete geçmek için sürgünden dönmeyi teklif etti. Gerald Warner'a göre, "Avusturya Yahudileri, bir Habsburg restorasyonunun en güçlü destekçileri arasındaydı, çünkü hanedanlığın ülkeye Üçüncü Reich'e dayanacak kadar kararlı bir karar vereceğine inanıyorlardı".2
Almanyanın Avusturya'yı ilhak etmesinin ardından Otto, Nazi rejimi tarafından ölüme mahkûm edildi; Rudolf Hess, Otto'nun yakalandığı takdirde derhal idam edilmesini emretti.34 Adolf Hitler'in emrettiği gibi, şahsi mülkü ve Habsburg Evi'ne el kondu. Savaştan sonra iade bunlar edilmedi.5 Daha önce yürürlükten kaldırılan “Habsburg Yasası”, Naziler tarafından yeniden şekillendirildi. Avusturya’nın meşruiyetçi hareketinin liderleri, yani Otto’nun destekçileri Naziler tarafından tutuklandı ve büyük ölçüde idam edildiler (Stefan Zweig’in romanı The Royal Game bu olaylara dayanıyor). Otto'nun kuzenleri Max, Hohenberg Dükü ve Hohenberg Prensi Ernst, Gestapo tarafından Viyana'da tutuklandı ve Nazi yönetiminde kaldıkları Dachau toplama kampına gönderildi. Otto, İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında ülkeden kaçan binlerce Avusturyalı Yahudi de dahil olmak üzere yaklaşık 15.000 Avusturyalıya6 yardım etmekle meşgul oldu.78
1940’ta Fransa’nın işgalinden sonra aile, Fransız başkentini terk etti ve Bordeaux’daki Portekiz Konsolosu Aristides de Sousa Mendes’in verdiği vize ile Portekiz’e kaçtı.9 Otto kendi güvenliği için Amerika Birleşik Devletlerine gitmek üzere Avrupa kıtasından ayrıldı ve 1940’tan 1944’te Washington DC’de yaşadı. 1941’de Hitler, Otto’nun, annesinin ve kardeşlerinin vatandaşlığını bizzat iptal etti ve imparatorluk-kraliyet ailesi bir anda vatansız kaldılar.10
ABD’deki savaş sürgünlerinde, Otto ve küçük kardeşleri, Başkan Franklin D. Roosevelt ve federal hükûmet ile doğrudan temas hâlindeydi. Birleşik Devletler Ordusunda "Avusturya Taburu" oluşturma çabaları ertelendi ve hiçbir zaman uygulanmadı. Bununla birlikte, ABD’yi, Avusturya’daki şehirlerin, özellikle de başkent Viyana’nın bombardımanını durdurmaya veya sınırlandırmaya ve dolayısıyla da yüksek rütbeli komuta personeli tarafından ertelendi. Viyana'daki bombardımanlara savaşta, 1943'te başladı. Otto, Avusturya'nın özgür, bağımsız ve demokratik olmasını istedi; Savaştan sonra ülkenin Sovyet uydu devleti olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu endişesini dile getirdi. Otto, ABD’de yaygın olarak “Avusturya’nın Otto’su” olarak bilinirdi.
Winston Churchill'in Avusturya-Macaristan'ın restorasyonu için muhafazakâr bir "Danube Federasyonu" için desteğini aldı, ancak Joseph Stalin bu planlara son verdi. Sürgündeki bir Avusturya hükûmetinin tanınması, Almanca konuşulan Güney Tirol halkının hakları, Almanca konuşan sakinlerinin Bohemya ve Doğu Avrupa’nın sınır dışı edilmesine karşı ve Stalin'in Doğu Avrupa’yı yönetmesine izin vermemesi için kulis yaptı.1112
Savaşın sonunda, Otto Avrupa'ya döndü ve Fransa ve İspanya'da birkaç yıl yaşadı. 1949'da, Avusturya cumhuriyeti tarafından tanınmamasına rağmen, pasaport sahibi olmadığı ve vatansız olduğu için 1946’da Charles de Gaulle’ın müdahalesi sayesinde Monako Prensliği pasaportu verildi. Malta Şövalyesi olarak, ona diplomatik bir pasaport da verildi. Daha sonra İspanyol diplomatik pasaportu ile görevlendirildi.13
8 Mayıs 1956'da Otto, Aşağı Avusturya eyalet hükûmeti tarafından Avusturya vatandaşı olarak tanındı.14 Avusturya İçişleri Bakanlığı bu Vatandaşlık ilanını onayladı, ancak 8 Şubat 1957'de Dr. Otto Habsburg-Lothringen adını kabul etmesi şartıyla onayladı. Ancak, bu onu yalnızca “Avusturya hariç her ülkede geçerli olan” bir pasaporta hak etti.15 Otto, 21 Şubat 1958'de, kendisinin ve ailesinin Habsburg Meclisinin bir üyesinin önceden hak verdiği tüm ayrıcalıklardan vazgeçeceği yazılı bir bildiri sunmuştu ancak bu ilk bildiri, Otto ve Charles'ın soyundan gelenlerin ancak bütün kraliyet haklarından feragat ettikleri ve özel vatandaş statüsünü kabul ettikleri takdirde Avusturya'ya dönebileceklerini belirten Habsburg Yasası'nın gereklerini yerine getirmedi. 1961'de İspanyol Francisco Franco, ölümünden sonra kendisini İspanya kralı yapmayı teklif etti ama Otto böyle bir öneriyi reddetti.1617
31 Mayıs 1961 tarihli bir bildiride Otto, Avusturya tahtına ilişkin tüm iddialarını reddetti ve kendisini "tamamen pratik nedenlerle cumhuriyetin sadık bir vatandaşı olduğunu" ilan etti.18 Otto, yaklaşmakta olduğu 95. doğum günü vesilesiyle ilgili 2007 röportajında şunları söyledi:
Avusturya idare mahkemesi 24 Mayıs 1963'te Otto'nun ifadesinin bu şartı yerine getirmek için yeterli olduğunu tespit etti. Eşi ve daha sonra kendisi 20 Temmuz 1965'te Sertifikalı bir Vatandaşlık Belgesi aldılar. Ancak, ülkedeki bazı unsurlar, özellikle de Sosyalistler, sürgündeki hanedanının varisini karşılamaya hevesli değildi. Bu, neredeyse bir devlet krizini hızlandıran ve daha sonraları "Habsburg Krizi" olarak bilinen siyasal mücadelelere ve sivil huzursuzluklara neden oldu.19 Ancak, Ulusal Partide Halk Partisi’nin kesin çoğunluğunu kazanmasının ardından 1 Haziran 1966’da, Otto’nun Avusturya pasaportu çıkardığını ve en geç 31 Ekim 1966’da 48 yıl içinde ilk kez kendi ülkesini ziyaret edebileceğini söyledi. O gün, Avusturya'daki Arşidük Eugen'in mezarını ziyaret etmek için İnnsbruck'a gitti. Daha sonra, 5 Temmuz 1967'de Viyana'yı ziyaret etti.202122232425
Birleşik bir Avrupa’nın erken dönemlerinden bir avukatı olan Otto, 1973’ten 2004’e kadar Uluslararası Paneuropean Union’ın başkanlığını yaptı.26 1979'dan 1999'a kadar Bavyera'daki muhafazakâr Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) partisinden Avrupa Parlamentosu Üyesi olarak görev yaptı ve sonunda Avrupa Parlamentosu'nun kıdemli üyesi oldu. Ayrıca Mont Pelerin Derneği'nin bir üyesiydi.27 Avrupa Birliği’nin genişlemesinin baştan beri ve özellikle Macaristan, Slovenya ve Hırvatistan’ın kabul edilmesinde büyük destekçisi oldu. Avrupa Parlamentosu'ndaki zamanında, Kuzey İrlandalı bir sendika protestan papazı olan Avrupa Parlamentosu milletvekli Ian Paisley ile birlikte bir frakyada yer aldı. 1988 yılında Papa II. John Paul, bir Katolik karşıtı olan Paisley, Papa'nın Deccal olduğunu bağırdığında ve "Papa II. Paul Paul bir Deccal" yazan posteri hazırladığında Parlamentoda bir konuşma başlattı. Otto, Paisley'in afişini kaptı ve diğer Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ile birlikte onu odadan çıkardı.28
19 Ağustos 1989'da Macaristan-Avusturya sınırında Pan-Avrupa Piknikini düzenlemede aracı olan insanlardan biriydi. Bu olay, Avrupa'daki Komünist diktatörlüklerin çöküşünde bir dönüm noktası olarak kabul edilir.29
Aralık 2006’da, “11 Eylül 2001’deki felaket, ABD’yi her birimizden daha derinden etkiledi, bu nedenle karşılıklı bir anlayışla karşı karşıya kaldı. O zamana kadar, ABD kendisini herhangi bir düşmanı bombalama gücüne ikna etti. , kimse geri dönemez. Bu duygu bir anda kayboldu. Amerikalılar ilk kez karşılaştıkları riskleri içtenlikle anlıyorlar. ”30 Avrupa’daki mültecilerin ve yerlerinden edilmiş insanların, özellikle de bir zamanlar Kraliyet Prensi’nin bulunduğu Bohemya’dan yerleşmiş etnik Almanların haklarının destekçisi olarak biliniyordu.31
Franz Werfel İnsan Hakları Ödülü'nde jüri üyeliği yaptı.32
Ayrıca Francisco Franco'ya yüksek saygı duydu ve mültecilere yardım ettiği için övgüde bulundu. “Hitler ya da Stalin gibi totaliter değil, Güney Amerika türünün diktatörü” olduğunu belirtti.33
2002 yılında Avrupa Halk Partisi grubunun ilk onursal üyesi olarak seçildi.34
Anschlus'ların 2008 yıldönümünde,3536373839 Otto von Habsburg, Parlamento’dan önceki “1938 Anma Günü” adresinin bir parçası olarak “ Avrupa'da Nazilerin kurbanı olduğunu iddia eden Avusturya’dan daha iyi bir ülke yok”40 şeklinde konuştu. Bu konuşması bir alkışlama almasına rağmen [62], kamuoyunda protesto ve medya eleştirisi aldı. [63] Sosyal Demokrat Parti Savunma Bakanı Norbert Darabos, sözlerinin "kabul edilemez", "gerçek bir demokratik-politik skandal" olduğunu ve "Ulusal Sosyalizm kurbanlarına hakaret ettiğini" belirtti. Otto von Habsburg, "Avusturya'nın bir suç ortağı mı yoksa bir mağdur olup olmadığına dair bir tartışma" olarak öfkeli olduğunu söyledi.41 Avusturya Halk Partisi askeri sözcüsü Walter Murauer, o sırada Otto'nun ifadesini savundu. Murauer, “Heldenplatz'daki Hitler'i dinleyen halk kitlelerinin ardında başka bir gerçeklik” olduğunu, yani Münih yakınlarındaki “direnişteki binlerce ve hapishanede Dachau'ya nakledilmeyi bekleyen binlerce kişi” olduğunu iddia etti. Murauer ayrıca, Engelbert Dollfuß'un Avrupa'da Naziler tarafından öldürülen tek hükûmet başkanı olduğunu da hatırlattı. Murauer, Darabos'a "popülistlerin en yüksek kalibreli ve onurlu bir Avrupalıya karşı silahlı saldırılar yapmamalarını" tavsiye etti. Otto'nun oğlu Karl von Habsburg, 2011'de yaptığı açıklamada, "hemen hemen her ülkede suçlu partilerin olduğunu" belirterek babasının sözlerini savundu.42
3 Şubat 2010'da, Pöcking'de, eşi Regina'nın 85 yaşında ölümünden sonra, Otto halk arasında görünmeyi bıraktı. 4 Temmuz 2011 Pazartesi günü, 98 yaşında, Almanya Pöcking'deki evinde öldü. Sözcüsü “uykusunda huzur içinde ve acısız” öldüğünü bildirdi. 5 Temmuz'da, bedeni Bavyera'daki Pöcking'deki evinin yakınındaki St. Ulrich Kilisesi'nde durdu ve daha önce Avusturya-Macaristan'ın bir parçası olan birkaç ülkede yas tutuldu.43 Otto'nun tabutu, Habsburg ailesinin arması ile birlikte Avusturya ve Macaristan'ın İmparatorluk kraliyet armasıyla süslenmiş Habsburg bayrağıyla örtülmüştü. Habsburg ailesi geleneğine uygun olarak, Otto von Habsburg, ailenin Viyana'daki mahzeninde gömüldü. Kalbi Macaristan'da, Pannonhalma Manastırına gömüldü.
Orijinal kaynak: otto von habsburg. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Omeidl "Rudolf Hess, der Stellvertreter des Führers, hatte den deutschen Invasionstruppen für das neutrale Belgien den Befehl erteilt, Otto von Habsburg und seine Brüder, falls sie gefasst würden, ohne jedes weitere Verfahren sofort zu erschießen." ↩
http://www.heraldscotland.com/mobile/comment/obituaries/otto-von-habsburg-1.1110433 ↩
Stephan Baier, Eva Demmerle: Otto von Habsburg. Die Biografie. Amalthea, Wien 2002, , p. 122. ↩
Oliver Meidl: Monarch. A Life for Europe – Republican Recognition in Black and Yellow. "Ottos Anwalt verfassten Text vom 21. Februar 1958, in dem es heißt: "Um in meine Heimat zurückkehren zu können, erkläre ich im eigenen Namen und im Namen meiner Gemahlin und meiner minderjährigen Kinder als österreichischer Staatsbürger, die derzeit in Österreich geltenden Gesetze anzuerkennen und mich als getreuer Bürger der Republik zu bekennen." July 2011 ↩
Gedenkdienst Archive Zur Geschichte der „Habsburger-Gesetze“ http://www.gedenkdienst.at/index.php?id=679 ↩
Brook-Shepherd, pg. 181 ↩
Salzburger Nachrichten 1 June 1963 (German) ↩
A Life for Europe: Republican Recognition in Black and Yellow. "Otto von Habsburg am 31. Oktober 1966 nach Österreich ein und besuchte in Innsbruck das Grab von Erzherzog Eugen." ↩
E. Feigl, Otto von Habsburg, Profil eines Lebens, 1992 ↩
Austria-Online-Lexicon (German) http://www.austria-lexikon.at/af/Wissenssammlungen/Biographien/Habsburg,_Otto ↩
Austria Presse Agentur with backing from ÖRF (press archive, 1955–1985) (German) http://www.historisch.apa.at/cms/apa-historisch/dossier.html?dossierID=AHD_19580221_AHD0001 ↩
Südtirol Online, 4 July 2011 "Was eigentlich ein Skandal war, nämlich die Diskussion hier in Österreich über die Frage, ob Österreich ein Mitschuldiger war oder ob es ein Opfer war. Meine Damen und Herren, ich glaube es gibt keinen Staat in Europa, der mehr Recht hat, sich als Opfer zu bezeichnen, als es Österreich gewesen ist.“ ↩
Süddeutsche Zeitung, 12 March 2008 (German) http://www.sueddeutsche.de/politik/oesterreichs-anschluss-an-nazi-deutschland-habsburg-holt-opferthese-aus-der-mottenkiste-1.282308 ↩
Kurier, Wien, July 8, 2011 (German)...es gebe "keinen Staat in Europa, der mehr Recht hat, sich als Opfer zu bezeichnen, als es Österreich gewesen ist". http://kurier.at/nachrichten/3921065.php ↩
Süddeutsche Zeitung, 9 April 2008 (German) http://www.sueddeutsche.de/politik/kz-kommandant-goeth-morden-bereichern-intrigieren-1.195309 ↩
Focus Online, 4 July 2011 (German) http://www.focus.de/panorama/vermischtes/otto-von-habsburg-das-bewegte-leben-des-otto-von-europa_aid_642777.html ↩
Ö1 Inforadio 03/10/2008 (German) "Was eigentlich ein Skandal war, nämlich die Diskussion hier in Österreich über die Frage, ob Österreich ein Mitschuldiger war oder ob es ein Opfer war. Meine Damen und Herren, ich glaube es gibt keinen Staat in Europa, der mehr Recht hat sich als Opfer zu bezeichnen, als es Österreich gewesen ist." ↩
Tiroler Tageszeitung, 9 July 2011(German) http://www.tt.com/csp/cms/sites/tt/Nachrichten/3029285-2/karl-habsburg-verteidigt-v%C3%A4terliche-aussage-%C3%BCber-opferrolle.csp ↩
Der Standard, 9 July 2011 (German) "Mitschuldige gab es praktisch in jedem Land" http://derstandard.at/1308680832243/Karl-Habsburg-verteidigt-revisionistische-Aussagen-seines-Vaters ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page